10 Aralık 2018

Kamu desteğiyle büyüme: Nereye kadar?


Ağustos ayından bu yana yaşanan gelişmeler nedeniyle, büyüme rakamlarını merakla bekleniyordu.

Ekonomi, bu yılın III. Çeyreğinde %1,6 büyüdü. Bu konuda tahmin yapanların çoğunluğu buna yakın veya daha küçük bir oran bekliyordu. Eğer takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış rakamlara bakarsak ekonomi bu dönemde %1,1 oranında küçülmüş. Bu rakam gelecek için önemli bir öncü gösterge.

Bu bağlamda bazı rakamları paylaşmanın yararı var.

Üretim tarafından bakınca, tarım %1, sanayi %0,3 ve hizmetler %4,5 katma değer üretirken, inşaat %5,3 küçülmüş.

Harcamalar tarafında durum çok farklı değil. Hanehalkı harcamalarının toplam katma değeri %1,1. Geliri artmayan, ucuz kredi/borç bulamayan haneler harcamayı kısmışlar.

Gayrisafi sabit sermaye oluşumu, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre -%3,8 oranında azalmış. Girişimciler ve patronlar sabit sermaye yatırımı yapmıyorlar. Bunda sadece kurlardaki aşırı dalgalanmanın etkisi yok. Yanı sıra gittikçe artan oranda sorgulanan hukukun üstünlüğü ve mal güvenliği risklerinin de etkisi var. Yatırım ortamı uzun vadeli yatırım yapmaya hiç uygun değil. Onun yerine, Hazine kâğıdına yatırım yapıp yıllık %20’den fazla faiz geliri elde etmek daha akılcı değil mi? (Bu seçeneği onayladığımı düşünmeyin!)

Mal ve hizmet ihracatın ile ithalatı arasındaki denge önceki dönemlere göre daha pozitif.

Ben devletin nihai tüketim harcamalarına gelmek istiyorum. Bu çeyrekte artış yüzde 7,5. Yani, büyüme rakamının pozitif çıkmasına en büyük katkı devletten gelmiş. Hatta yılın ilk iki çeyreğinde de rakamlar, sırasıyla %3,5 ve %7,8 gibi oldukça büyük.

Bu nasıl olmuş derseniz Hazine nakit dengesine bakmanızda yarar var. Ocak – Kasım arasındaki rakamlar, Hazine’nin nakit gelirlerindeki artış oranının %24,4. Bu artış oranı 2008’den bu yana en büyük rakam. Buna bağlı olarak harcamalardaki artış %22,6. Bu da öncekilerden oldukça büyük bir artış. Büyümeye en çok katkı sağlayan da burası.

Peki, gelirler nereden? Önemli kısmı TCMB ve kamu bankalarından. Diğer bir bölümü de bedelli askerlik ve vergi aflarından geliyor. Bu yıl bir defalık gelirlerdeki arış dikkat çekici.

Ancak burada bir konuya değinmekte büyük yarar var. Evet, vergi ve SGK primlerinin yeniden yapılandırılması bütçeye ek katkı sağlamış ama. Aması şu; Vergi yapılandırması için 5,9 milyon mükellef başvurmuş. 70 milyar TL yeniden yapılandırılmış. Ancak tahsilat 13,3 milyar TL (%19). Yanı sıra SGK primlerinin yeniden yapılandırılması için 1,3 milyon mükellef başvurmuş, 43,4 milyar TL yapılandırılmış. Burada 3,2 milyar lira tahsil edebilmiş, tahsilat oranı sadece %7,3.

Anlayacağınız, neredeyse hiç kimse devlete olan borcunu ödemiyor ve/veya ödeyemiyor. Kamu gelirlerindeki düzenli tahsilat sorunu her geçen gün biraz daha derinleşiyor.

Dolayısıyla devletin büyümeye katkı sağlamasının şartları gittikçe zorlaşıyor. Tabi, daha fazla borçlanmaya yönelmezse.

Gelelim bu kadar zor şartlarda sağlanan büyümeden kimlerin pay aldığına. İşçilerin gelirlerden aldığı pay bir önceki çeyreğe göre; %36’dan %31,6’a düşerken, işverenin aldığı pay; %46,8’den % 51,8’e çıkmış.

Özetlemek gerekirse: Devlet bir defalık gelirlerle büyümeye katkı sağlamış ancak bu işçilerden çok işverenlerin gelirlerinin artmasına yardımcı olmuş.

Bunca uğraş bunun için mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder