10 Nisan 2019

Anglosakson bireysel emeklilik fonları ve dolarizasyon


Türkiye ağır bir ekonomik süreçten geçiyor. Sorunun temelinde dış borç sorunu olduğu konusunda geniş bir konsensüs var.

Gözümüz dövizde.

Bazen T.C. Merkez Bankası’nda ne kadar rezerv kaldığını tartışıyoruz. Bazen de yabancılar ne kadar hisse aldı, ne kadar Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) sattı onu takip ediyoruz. Ekonomi medyası, ABD ve AB merkez bankalarının faiz kararlarını izleyen, yorumlayan uzmanlarla (!) doldu. Yayınlarda konuşulan dil bile Türkçe ’den uzaklaşmaya başladı.

Normal mi?

Eğer bu kadar dolarize olursanız neden olmasın? En son veriler, bankalardaki mevduatın %54’ünün, kredilerin %40’nın yabancı para olduğunu gösteriyor.

Bu gelişme, Türkiye’de mevduat ve kredi faizlerini, TC Merkez Bankası’nın davranışlarından çok yabancıların tercihleri belirlemeye başladığı anlamına geliyor. (Ne söylediğimin farkındayım.)


Hatırlatmama gerek yok. Kapitalist ekonomide faiz en belirleyici makro değişkenlerden biridir. Enflasyonla mücadeleden tutun da, kredilendirmeye kadar birçok değişkeni doğrudan etkilemektedir.

Ekonomi bu kadar dolarize olunca bu paralar kimin, nereden geliyor ona bakmakta yarar var.

En büyük yatırımcı gruplarının başında yabancı hayat ve sağlık sigortaları ile bireysel emeklilik fonları geliyor. İlk grubun yönettiği fonların toplamı yaklaşık 40 - 45 trilyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.

Ben bu yazımda bireysel emeklilik fonlarının yatırım kararlarına bakacağım.

Aşağıdaki Tabloda, 2011 ve 2018 yıllarında, OECD ülkelerindeki bireysel emeklilik (BES)fonlarının yönettikleri varlık çeşitleri hakkında bilgiler yer alıyor.

Görüldüğü gibi, 2017 sonu itibariyle dünyadaki BES fonları, 43,4 trilyon dolarlık varlık yönetiyor. Bunun 38,5 trilyon dolarlık bölümü (toplamın %89’u) ABD, İngiltere, Kanada, Hollanda, Japonya ve Hollanda’daki BES fonlarına ait.

Hayat ve sağlık sigortalarının varlıklarını da katarsanız, dünyadaki varlıkların çok büyük bir bölümü Anglosaksonlara ait. Bu nedenle, dünyadaki günlük döviz işlemlerinin % 48 Londra’da, %25’i New York’ta yapılıyor.

BES’ler paralarını nerelere yatırıyor diye merak ediyorsanız Tablo, 2011 ve 2018 yılları (2017 sonu itibariyle) için (İngiltere hariç) karşılaştırmalı bilgi içeriyor.

Ağırlık hisse senedi ve tahvil piyasalarında. Tabloda “diğer” olarak belirtilen bölümde, hisse senedi ve tahvil piyasalarında işlem gören türev ürünler yer alıyor. Yani genellikle, risklere karşı sigortalanmış hisse senedi ve tahvil işlemleri gösteriliyor. (Tabi trilyonlarca doların nasıl sigortalandığı, 2008 krizinde bu sistemin nasıl işlemediği ayrı bir tartışma konusu).

Bir konuya açıklık getirmekte yarar var. Verilerde ülke içi ve dışı ayırımı yer almıyor. Yani kaynağın ne kadarı Wall Street’te ne kadarı BİST’te onu bu tablodan göremiyoruz. Ancak birkaç yüz milyon dolarlık işlemlerle Borsa İstanbul’un aşağıya veya yukarıya doğru hareket ettirtilebileceğini biliyoruz. Aynı şey Euro Bond, DİBS ve şirket/banka tahvil piyasaları için de geçerli.

TC Merkez Bankasının en son verilerine göre, yurtdışı yerleşiklerin Türkiye’deki hisse senedi varlıklarının, Ocak 2019 itibariyle toplamı 35,2 milyar dolar. Yabancılar, 19,4 milyar dolarlık yurtiçinde ihraç edilen tahvillerden, 95,8 milyar dolarlık yurtdışında ihraç edilen tahvillerden almışlar.

Öte yandan borsaya yatırım yapan yabancı yatırımcıya elde getiriyi, tahvillere yatırım yapana ise faizleri ödemek için döviz bulmak gerekiyor. Cari açık veren ekonomide bunun yolu genellikle tekrar dışarıdan borçlanmak oluyor.

Bu da ayrı bir dolarizasyon nedeni oluyor.

O zaman bir soru sorarak bitirelim. Dolarizasyon Amerikalı, İngiliz emeklisine hizmet ederken, biz kendi emeklimize nereden kaynak bulacağız, maaşını nasıl artıracağız?

Kaynak: OECD

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder