15 Nisan 2014

Benim ödediğim vergiyle seçim kazanmak

Yalova Belediyesi’nde ortaya çıkan fatura olayını okumuşsunuzdur. Giden belediye başkanı seçimden önce, belediye bütçesinden yüz binlerce liralık harcama yapmış. Seçmenlere bedava yemek, eşantiyon dağıtmış.

Vergi ödeme sistemi adil mi?

Gelin olayı biraz geniş açıyla ele alalım.

Sizler sabah erkenden evden çıkacaksınız. Yol, trafik demeden, doğru dürüst kahvaltı yapmadan, çocuğu anneannesine veya kreşe bırakarak işe gidin. Akşama kadar çalışın. Yorgun argın eve dönün. Aybaşında vergisi peşinen kesilmiş, küçülmüş maaşınızı/ücretinizi alın.


Kira, ulaştırma, gıda, telefon vb. masrafları ilk baştan ayırıp bir kenara koyun. Çocukların masrafları için biraz para ayırmaya çalışın. Elinizde kalan parayla bir ay geçinmeye çalışın.
Şimdi başka bir yaklaşımla olaya tekrar bakalım.

Maaşınızı size brüt ödemiş olsunlar. Vergiler baştan kesilmesin. Tüm harcamalarınızı fatura, fiş alarak yapın. Her yıl beyanname vererek vergilerinizi ödeyin. Yani şirketler gibi, serbest çalışanlar gibi önce kazanın, harcayın sonra vergi ödeyin.

Anayasal eşitlik yok mu? Kurumlar vergisi nasıl ödeniyorsa, biz de vergilerimizi aynı şekilde ödeyelim.

Olmazsa bazı harcamaları yasaklayalım

“Bu olmaz. Gelir vergisinin çok büyük bölümü peşin vergilerden alınıyor. Bütçe açık verir. Ekonominin dengeleri bozulur.” diyenleri duyar gibiyim. Doğrudur. Kabul ediyorum.

O zaman gelin benden kesilen vergilerle, seçimle gelinen koltuklarda oturanların her istediği şeye para harcamasına izin verilmesin. Koltukta oturanlara, kendilerine oy vereceklere bir karşılık beklemeden kamu kaynağı aktarma izni verilmemeli.

Sadece daha çok oy almak amacıyla, sonucunda ülkenin ve/veya beldenin genel menfaatlerine hiç uymayan,  yoksul seçmen kitlesini istismara yönelik para harcanması bana doğru gelmiyor.
“Efendim TBMM’de kanunla kabul edilmeden veya belediye meclisi onaylamadan harcama yapılamaz” diye hatırlatmaya kalkmayın.

Benim itirazım da tam burada zaten.

“Körlerle sağırlar, birbirini ağırlar” durumu var. Kamu otoritesini kendi geleceği için kullananları demokratik yöntemlerle engellemek gerek. Böylesine popülist, sadece oya yönelik merkezi ve yerel bütçe harcamalarını kısıtlamak için adımlar atmak lazım.

Maksadım sosyal yardımları azaltmak değil

Yukarıda yazdıklarımdan sosyal yardımlara karşı olduğum sonucu çıkarılmasın. Amacım kesinlikle böyle bir şey değil.

Hatta daha fazla sosyal yardım yapılmasından yanayım. Bunun için önce ciddi bir yoksulluk envanteri çıkarmakla işe başlanabilir. Tüm ülkeyi kapsayan böylesi bir çalışmayla, kolunda 10-15 altın bilezik olana bedava yemek verilmemiş olur. Bunun yerine yoksul olduğu sosyal hizmet kurumunca belirlenen aileye bir harcama kartı verilebilir. Onlar da istedikleri alanlarda harcama yaparlar. Yemek için belediye önünde, para için Ziraat Bankası yanında sıralarda ezilmezler.


Daha önemlisi hak etmeyenlerin, yoksula yardımı istismar etmesine imkan verilmemiş olur. Böylelikle artacak olan peşin vergi ödeyenlerin parası da yatırıma, eğitime, adalete ve sağlığa harcanmış olur. Sonunda daha çok seçim rüşveti dağıtanlar değil daha iyi kamu hizmeti üretenler seçim kazanmış olur. Ülkeye gerçek çağdaş demokrasi yerleşir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder