18 Mart 2014

İşsizlik verilerine büyüme/cari açık zaviyesinden bakış

2013 yılına ait işsizlik verileri yayımlanınca olabildiğince geriye gidip, elimden geldiğince geniş bir bakış açısıyla konuyu ele almak istedim. Diğer bir deyimle işsizlik yüzde 10 olmuş, her 5 gençten biri işsizmiş gibi çok konuşulan konuları yazmayacağım.

Ekonomik büyümenin ana elementleri

Her insanın amacı daha çok refah içinde yaşamaktır. Çağdaş devletlerin amacı refahı olabildiğince adil paylaştırmaktır. Bunun yolu ekonomik büyümeden geçer. Büyümeyen ekonomide refah çoğalmaz.


Büyümenin temel elementlerini sayın deseniz, büyüme modellerine göre farklı cevaplar alabilirsiniz. Bana en yakın gelenler şunlar: i) İşgücüne katılımdaki büyüme; ii) İşgücü kalitesinin yükselişi veya insan kaynağının kalitesi; iii) Sermaye artışı; iv) Toplam faktör verimliliğindeki (TFV) artış.

Konumuz gereği sermaye artışı ve TFV konularını kenara koyup, iş gücüyle ilgili iki elemente yoğunlaşacağım.

Bir ülkedeki insan kaynağının kalitesi önce genel eğitim düzeyine sonrada mesleki eğitimin kalitesine bağlıdır. Eğitim konusu da başlı başına derin bir konudur ve ne yazık ki bu ülkenin en büyük yarasıdır.

İşgücüne katılım ve işgücüne dâhil olmayan nüfus

TÜİK verilerine göre, geçen yılsonu itibariyle toplam nüfusumuz 74,5 milyon kişi olmuş. Çalışma çağındaki (15 ve daha yukarı yaştaki) nüfus ise 55,6 milyon kişi. Yani 19 milyon insanımız çalışma yaşında değil.

Daha önemlisi çalışabilecek olanların sadece yarısı, 28,3 milyonu, yüzde 50,8’i işgücüne katılıyor. Bunların da 2,7 milyonu işsiz.

Gelin burada bir kaç soru soralım. Kalanlar nerede? Ne iş yapıyor? Nasıl geçiniyor?

TÜİK rakamları bize 27,3 milyon insanın işgücüne dâhil olmadığını söylüyor. Bunun 2 milyonu iş bulma ümidi kalmayanlar. Son üç ayda iş aramışlar ama bulamamışlar, ümitlerini yitirmişler. Ama iş bulabilseler hemen çalışacaklar.

O zaman işsiz rakamına bunları da eklemek yanlış olmaz. Toplam iş arayanlar rakamı 4,8 milyona ulaşır. Bunu işgücü rakamına bölerseniz, gerçek işsizlik oranının yüzde 17’i aştığı ortaya çıkar.

Ekonominin öncelikle çözmesi gereken konu bu insanlara iş olanağı yaratmaktır.

Çalışmayanlar ve cari açığa etkileri

Özetle yaklaşık 5 milyon iş arıyor bulamıyor. Ancak bir de 11,5 milyon kadar ev işleriyle uğraştığını söyleyen kadın var. Onlar iş aramıyorlar. Diğer bir deyimle, çalışma yaşındakilerin yaklaşık yüzde 21’i (11,5 / 55,6 = 20,6) evde ev işleriyle uğraşıyor. Eve doğrudan gelir getirmiyor. Çoğunlukla tüketiyor.

Eğer bu ailelerde üç çocuk varsa, anne gelir getiren bir iş yerine evde oturuyorsa, sadece babanın maaşıyla, geçinmek hiç te kolay bir iş değil. Beş kişi bir maaşa bakarak geçinebiliyorsa mucizeler yaratıyor demektir.

Bu aile yapısından tasarruf etmesi beklenebilir mi? Kesinlikle hayır. Tasarruf edemeyen ülke cari açık veriyordur, büyümesi dışarıdan gelecek paraya, borca bağlıdır. Aynen bizde olduğu gibi.

O zaman işgücü istatistiklerini değerlendirirken sadece aylık işsizlik değerleriyle yorum yapmak yetersiz kalmaktadır. Resmin detayını göstermemektedir. İster objektif ister sübjektif olsun işin yapısal tarafını ihmal etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder