Sayfalar

28 Nisan 2019

Döviz Tevdiat Hesapları ve futbol

Bazen kendime sormadan edemiyorum; “Bizim yerliye karşı bir alerjimiz mi var?”
Nerden çıkardın demeyin. 
Geçen gün gazetede bir haber vardı. Türkiye Kupası yarı final maçına çıkan Galatasaray’ın ilk on birinde hiç Türk futbolcu yokmuş. Adına bakıp aldanmayın. Maç Malatya’da ama sahada sadece 4 Türkiyeli futbolcu var. Onların da hepsi EY Malatyaspor’da.
Milyonlarca dolar para verip getirilen yabancılara bakınca bir kalite, bir futbol bilgisi, bir sportmenlik arıyor insan. Nerdeeee? Çoğu ununu elemiş, ipini sermiş yaşlı futbolcular. Futbol oynamaktan bıkmışlar. Emekliliğe hazırlanıyorlar. Biraz para biriktirip ülkelerine dönmek için gün sayıyorlar.
İyi niyetli olanlar da geldiklerinden birkaç hafta sonra, bizim ligin eyyamcılığını, adam kayırmacılığını, “VAR”sızlığını görünce oynamayı bırakıyorlar. Sadece büyük takımların maçlarında biraz efor sarf edip günlerini geçiriyorlar.
Ama biz “vefakâr seyirciler” para verip ya maça gidiyoruz ya da evde, kahvede naklen maç seyrediyoruz. Seyrettiğimiz takımın sadece forma rengi bize hitap ediyor. O da çoğu zaman asıl rengi değil. Forma satmak için her sene değişiyor. Ama biz “takımın renkleri için ölüyoruz”. Bu arada bazı yöneticiler ve futbolcular malı götürüyor.
Dahası takımlar “açık pozisyon” batağında. Borçları dolar, Euro, gelirleri TL. Her kur hareketi, döviz borçlu şirketler gibi kulüpleri de olumsuz etkiliyor.
Buraya kadar okuduysanız, başlıkla bağlantıyı sorgulamışsınızdır.
İzin verin konuyu açayım. 
Aynı şey mevduat için de söz konusu.
Aşağıdaki grafikte 2006 yıl sonundan bu yana döviz tevdiat hesaplarının (DTH) toplam mevduat içindeki payı görülüyor. İlk başlarda toplam mevduatın yüzde 40’ından azı DTH imiş. Bu oran 2010 yılında yüzde 30’lara kadar düşmüş, şimdi yüzde 56’sını geçti.
Aynen futbolda olduğu gibi. Stat bizim, takım bizim, seyirci bizim ama futbolcu yabancı. Ülke bizim, ekonomi bizim, market bizim ama mevduat yabancı para. 
Bir insan neden ulusal parasına bu kadar güvenmez? Bunun nedeni sadece düşük faiz, yüksek enflasyon mudur? Faizler yükselince herkes DTH’tan çıkıp TL’ye geçecek mi?
Yoksa tek neden ekonomik değil, sosyolojik etkenler de var mı? Sosyolog değilim. Bilenler bana yardımcı olabilir mi?
Konu çok önemli. Çünkü ekonomi bu kadar dolarize olunca, ne Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) para politikası uygulayabiliyor ne de finansal sektör ulusal para ile kredi verebiliyor. Diğer taraftan, TCMB faiz kararı alınca mevduattan, kredilerden çok döviz etkileniyor. Çünkü ekonomide dolarizasyon almış başını gitmiş. Fiyatlama kararı alan satıcı TL faizlerinden çok döviz hareketlerini takip ediyor.
Sorunun kalıcı çözümü TCMB’nın sorumluluğunda değil. Bunu hükümet çözecek. Kambiyo rejiminin (sermaye hareketlerinin) geleceğini acilen masaya yatıracak.Sorunu, uzun vadeli kapsamlı bir yapısal değişim programının parçası olarak ele alacak. “Akılcı bir yönetim” politikası ile sıcak paranın ve onun sonucu olan dolarizasyonun yıkıcı etkilerini minimuma indirecek.
Bunu yapmak için gündemin İstanbul seçiminden çıkıp, hızla ekonomiye gelmesinin gerektiğini söylememe gerek yok sanırım.
Amaç yerli futbolcuların oynadığı bir ligi seyretmek, ulusal paramızla işlem yapılan bir ekonomide yaşamak olursa gerisi gelir.
Kaynak: TCMB ve kendi hesaplarım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder