1 Mart 2017

Köprü ve hastaneler mali kırılganlığı artırıyor

Mali disiplinden bahsederken, bütçe dışı yükümlülükler geçiştirilir oldu. Doğaldır, önemi kriz gelene kadar anlaşılmaz. Ekonomi darbe yemeye başlayınca, bütçeye gelen önceden hesaplanmayan, beklenmedik (!) yükler can acıtıcı olur.
Dünyada bu konuda yapılan çalışmalar dikkat çekiyor. Son olarak, OECD koşullu yükümlülükler konusunda, “Koşullu Yükümlülüklerin Yönetiminde Kamu Borç Yöneticilerinin Rolü” başlıklı yeni bir çalışma yayınladı. Güzel olan yazarının, geçmişte birlikte çalışmaktan gurur duyduğum, Hazine şube müdürlerinden Lerzan Ülgentürk olması. Kendisini kutluyorum.
Çalışma üç tür koşullu yükümlülükten bahsediyor. i) Kamu kredi garantileri, ii) Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinden gelen yükümlülükler ve iii) Kamu destekli sigorta sistemleri.
İlkine örnek olarak, KİT’ler, belediyeler ve bankalar için verilen dış borç garantileri verilebilir.
KÖİ garantilerini artık çoğumuz, köprü, otoyol ve hastaneler için verilen garantiler ile bu projelerin dış borç üstlenimlerinden biliyoruz.
Üçüncü türe örnek olarak, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun mevduat garantileri ile tarım sigortalarına verilen katkıyı gösterebiliriz.

25 Şubat 2017

Mali disiplin ne alemde?





Faiz dışı denge (FDD) günlük ekonomi literatürüne 2001 Kriziyle girdi. IMF, hızla artan kamu borç stokunun aynı hızla düşürülmesi için bütçede faiz dışı fazla (FDF) verilmesini şart koştu.

Türkiye, büyük ekonomik ve siyasi bedeller ödeyerek yüksek FDF verdi. Yapısal reformlarla büyük bir mali uyum hayata geçirildi. O kriz sonrasında, ekonominin yüksek büyüme ivmesi yakalamasının arkasında bu başarı vardır.

Sonrasında ülkenin borç yapısı değişti. Borç yükü kamudan şirketlere ve hanehalkına kaydı. Böylelikle kamu borç stokunun milli gelire oranı kabul edilebilir seviyelere düştü. Ondan sonra da faiz dışı denge gündemden çıktı.

Oysa bütçedeki faiz harcamaları dışında kalan harcamalar ile toplam gelirler arasındaki farkı gösteren FDF, kamu borç stokunun durumu ve geleceği açısından önemli bir göstergedir. Ne kadar yüksek olursa, yıllık yeni borçlanma (borç stokunun artışı) o kadar az olur.

Türkiye’de iki tane faiz dışı denge tanımı kullanılıyor. Bir tanesi Maliye Bakanlığı’nın klasik tanımı: Bütçenin tüm gelirleri ile faiz için yapılanlar hariç, harcamalar arasındaki farkı gösteriyor. Tüm gelirler deyince vergi gelirleri, vergi dışı gelirler ve diğer bir defalık gelirlerin tümü hesaba katılıyor.

22 Şubat 2017

Ekonomide dış kırılganlıklara dikkat

Ekonominin içinden geçtiği süreç ve geleceğe yönelik veriler, akılcı karar alıcılar için önemlidir. Sağlam veri, gözlem ve sağlıklı deneyimlere dayanarak alınan kararlar doğruya yakın olur. Bu bağlamda hem doğru verileri seçmek hem de kalitesi yüksek rakamlar kullanmak önemlidir.
Kırılganlık göstergeleri, veri setlerinin en iddialı ve tartışmalı olanlarındandır. Çok çeşitli seçeneklerden oluşturabilen bu göstergelerin amacı makro ekonomik sektörlerin kırılganlık durumunu anlayabilmektir. Doğal olarak, gösterge seçenekleri, ekonominin yapısına bağlı olarak, ülkeden ülkeye değişir.
Ben bu amaca yönelik olarak, 1998-2016 arası dönemi kapsayan verileri bir araya getirip, çeşitli ağırlıklar verecek üç endeks oluşturdum. Veri setlerini seçerken diğer ülke örneklerinden de yararlandım. (Endeksleri içeren grafik aşağıda görülüyor.)

18 Şubat 2017

Borçluyum kederliyim her ne desen haklısın

Türkiye referandum ortamına girdiği için, “evet çıkarsa iç savaş çıkar mı?” türü akıl almaz konularla meşgul. Yüksek işsizlik, enflasyon, “yaprak kıpırdamayan” reel piyasalar ve daha önemlisi borç yükü gibi can alıcı konular, bilinçli olarak gözden kaçırılıyor.

Ekonominin en önemli göstergesi işsizliktir. İş yaratmayan bir model ne kadar büyüme sağlarsa sağlasın başarılı sayılamaz. Buna bir de iş yaratmayan büyümenin borçla finanse edilmesi saçmalığını ekleyin.

Ben bu bağlamda ülkenin borç yükünü 2002 yılından bu yana izliyorum. Sadece kamuyu veya özel sektörü değil, tüm borçları bir araya getiriyorum. Hesaplarda basit bir konsolidasyon (tekrardan kaçınma) yapmaya çalışıyorum. Hazine’nin ve KİT’lerin iç ve dış borçlarını, belediyelerin bankalara borçlarını bir araya getirip kamu borç yükünü hesaplıyorum. Sonra buna reel sektör ile hane halkının borçlarını ekliyor, tüm ülkenin borç yüküne ulaşıyorum. Finansal sektör aracı olduğu, aldığı borcu kredi olarak dağıttı için onu hesaba katmıyorum.

Sonuçlar aşağıdaki tablolarda görülüyor.