Sayfalar

26 Temmuz 2018

Yeni devlet yapılanmasında maliye politikasının uygulayıcıları değişti

Ekonomi politikası para ve maliye politikasının toplamıdır. 
Para politikasının merkez bankaları tarafından yürütüldüğünü biliyoruz. Para politikası sorunlu zamanlarda gelen dalgayı ilk göğüsleyen bir araçtır, kalıcı çözümler için kullanılamaz.
O zaman ekonomiyi kalıcı olarak etkileyen politika setinin maliye politikası olduğu ortaya çıkıyor.
Maliye politikası deyince aklınıza tek bir araç gelmesin
İlk olarak gelirtarafına bakmak lazım. Burada vergi, özelleştirme gibi vergi dışı gelirler var. Vergileri de dolaylı ve dolaysız olarak ayırmak mümkün.
Harcamalar tarafında seçenekler daha geniş. Ekonominin geniş alanlarını etkileyen başlıca kalemleri; personel, sosyal yardımlar ve transferler, Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) yapılan transferler, tarımsal destekleme, KİT’lere yapılan sermaye ve görevlendirme (görev zararı) transferleri, kamu yatırımları, teşviklerdir.
Gelir ve harcamalar arasında fark (açık) oluşması durumunda açık borçlanmaile kapatılıyor, finanse ediliyor. Bunun finansal piyasalarda, kredi kaynakları ve faizler üzerinde önemli etkileri var.
Son yıllarda önemi artan Kamu Özel İşbirliği (KÖİ)projelerine değinmezsek maliye politikasını tam anlatmamış oluruz. Bildiğiniz gibi, 134 milyar dolardan fazla sözleşme tutarı olan ve altyapı yatırımlarını finanse eden bu modelin bütçeye olası yükleri de maliye politikasının geleceğin anlaşılması açısından önemli.
Açıklamalardan amacım, devletin yeniden yapılanması sonrasında maliye politikalarını uygulayan kurumlarda önemli değişiklikler olmasıAşağıdaki tabloda eski ve yeni uygulayıcı kurumlar görülüyor.

23 Temmuz 2018

Kamu ek yük almaya hazır mı?

Son günlerde, utangaç bir şekilde olsa da özel sektörün aşırı borçluluğundan, maliye politikasının borç geri ödemeye nasıl yardımcı olabileceğinden bahsedilmeye başlandı. Ben böyle sözleri duyunca hemen kamu borç stokunun durumuna bakarım. Bilirim ki artan borcun ülkeye ve ekonomiye maliyeti oldukça fazladır. Bana göre “Borç alan emir alır”. 
Bu bağlamda borç stokunun geleceğini klasik bütçe açığı üzerinden değil, nakit hareketleri özellikle de faiz dışı denge hareketlerinden izlerim.
Nedenine gelince…
Önce bazı basit teknik açıklamalar yapmama izin verin. Faizler her yılın bütçesinden ödendiği için, borç stoku = anapara demektir. Stokun içinde faizler yoktur. Diğer bir yaklaşımla, borç stokunun artmaması demek, dönem başındaki anapara stokunun, dönem sonundakine eşit olmasıdır.
Borç neden artar? Bütçe açık verdiği için değil mi? Bütçe açığının finansmanı ile faiz ödemeleri ve faiz dışı denge arasında yakın bir ilişki vardır.
Ne demek istediğimi aşağıdaki tablonun yardımı ile açıklamaya çalışayım

17 Temmuz 2018

KİT görev zararının adı “Görevlendirme” olarak değiştirildi

“Görev zararı” kavramını KİT sistemi ve kamu finansmanı ile ilgilenenler bilirler. 
Özünde bir ticari işletme olan KİT’lere hükümet, uygun gördüğünde, zarar etme görevi verebilir. Örneğin, Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO), “buğdayı çiftçiden 100 liraya al ama zahireciye/değirmenciye 90 liradan sat. Aradaki zararı sana merkezi bütçeden ödeyeceğim.” diyebilir. Böylelikle yeteri kadar gelir sağladığı çiftçiyi üretimden uzaklaştırmamış, buğday üretiminde devamlılığı sağlamış olur. Yanı sıra, tüketiciye de pahalı ekmek yedirmemeye çalışır. 
Bu eski bir uygulamadır. Sadece reel sektörde faaliyet gösteren KİT’ler değil, kamu sermayeli bankalar da zarar etmekle görevlendirilirler. TC Ziraat Bankası çitçiye, Halkbank esnafa verdiği kredilere normalden düşük faiz uygular. Oluşan zararı Hazine’den talep eder.
Aradan epeyi zaman geçti. Unutulmuştur. Hatırlamakta yarar var. Kamu bankalarının,1991-94 arasında biriken görev zararı alacakları 10 milyar $’dı. Bütçe açığını büyütür diye zamanında ödenmeyen görev zararı borçları, 1994 Krizinin ardından uygulanan 5 Nisan Kararları ile bu borçlar 1995’te 3,7 milyar $’a kadar düşürüldü. Ama popülist siyasetçiler alışkanlıklarından vaz geçmedikleri için, 2000 yılı sonu itibariyle kamu bankalarının Hazine’den alacaklı oldukları görev zararı miktarı 24 milyar $’a ulaşmıştı.

11 Temmuz 2018

Hazine Müsteşarlığı’nın sonu ve Hz. İsa

Kamudaki kariyerime Haziran 1978’de Maliye Bakanlığı, Hazine Genel Müdürlüğü ve Milletlerarası İşbirliği teşkilatı Genel Sekreterliği (HAZMİİT) Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğü’nde başlamıştım. Son yapılan değişikliklerle genel müdürlüğüm kapanmış, Hazine’de Maliye Bakanlığı ile birleştirilmiş. 
Anılarım beni 40 yıl öncesine götürdü. Yurtseverliği, dürüstlüğü öğrendiğim rahmetli babamın “sakın kul hakkı yeme” diyerek ilk günde işe uğurlayışı aklıma geldi. Uzmanlık günlerimi, camlarını elimle sildiğim, dosyalarını her yıl elimle düzenlediğim Ulus’taki eski Maliye binasının kambiyo koridorlarını hatırladım. 
HAZMİİT, 1984 başında Turgut Özal’ın “ihracata dayalı büyüme modeli” çerçevesinde, teşvikler, ihracat ve nakit desteklerin bir arada örgütlenmesi mantığıyla yeniden yapılandı. Ticaret bakanlığından dış ticaret ve DPT’den teşviklerle bir araya getirildi, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı kuruldu. Yaklaşık on yıl sonra hükümet Hazine ve Dış Ticareti iki ayrı müsteşarlık olarak örgütledi. 
Asıl işi nakit ve borç idaresi olan Hazine’nin nasıl örgütleneceği tamamen siyasi tercihtir. İktidarın mali disipline ama özellikle kamu borçlanmasına bakışının bir göstergesidir. 

7 Temmuz 2018

Ekonomide cam kemik hastalığı

Durun hemen kızmayın. Hekim değilim. Seçimlerin erkene alınmasının nedenlerinden birisinin ekonomide kırılganlıklar olduğu konuşulunca aklıma “cam kemik hastalığı” geliverdi. 
Cam kemik hastalığını, hekim yakınlarımdan ve medyadan izlediğim bir hastalık olarak bilirim. İnternetten tanımını araştırdım. Şöyle bir açıklamaya rastladım: “Cam kemik hastalığı, (Osteogenesis imperfekta)kemiklerde kolay ve sık kırılmanın yanı sıra mavi sklera, diş bozuklukları ve işitme bozukluklarının da birlikte görülebildiği bir hastalıktır.Cam kemik hastalığı, kemik yapısında da bulunan tip 1 kollajenin yapı bozukluğu ile ortaya çıkmakta”ymış.
Benim anladığım kadarıyla, kemik yapısında bulunması gereken bir maddenin yapısal bozukluğunun sonucunda kemikler kırılganlaşıyor. Özellikle çocuklarda görülen bir hastalık.
Ardından kırılganlık endeksini güncellemem gerektiğine karar verdim.
Hazırladığım kırılganlık endeksi, 1995-2017 arasındaki dönemi kapsıyor.Ağıdaki grafikten de göreceğiniz, gibi verilerin hepsi gerçekleşmiş, realize olmuş rakamlar. Yani hiç tahmin içermiyor, öncü gösterge değil. 

2 Temmuz 2018

Türkiye’nin borç yükü kur etkisiyle uçmuş

Hazine geçen hafta, mart sonu itibariyle, Türkiye’nin dış borç stokunu ve KİT’lerin iç ve dış borç stokunu yayınladı. Ben de “Türkiye’nin borç yükü” rakamlarını güncelledim. 
Önce bir teknik bilgi vereyim. Mart 2018 GSYH rakamını, TÜİK’in üçer aylık rakamlarını toplayarak yıllıklandırdım. Yani geçici bir rakam. 
Sonra bir sonuç: 2018 yılının ilk çeyreğinde en dikkat çeken gelişme, hızlı kur artışının stok üzerindeki etkisi.Dış borçların TL karşılıklarına zirve yaptırmış.
Gelelim rakamlara.