Sayfalar

7 Kasım 2017

Çiftçinin devletten ne kadar destekleme alacağı var?



Son günlerdeki “ucuz et” tartışmalarını dikkatle izliyorum çünkü benim için çok eski bir konu. Rahmetli annemin, 1970’li yıllarda beni zorla gönderdiği “Et Balık kuyruğu” günlerimi hatırladım. Ne kadar sıkıcı bir şeydi o.

Yıllar sonra Hazine’de tarımsal desteklemenin finansmanından sorumlu birimlerde çalıştım. Tarımın, gıda güvenliğinin ne olduğunu yaşayarak öğrendim.

Özellikle gıda güvenliği sorununa özel ilgi duydum. Örneğin ABD’nin en tanınmış devlet adamlarından eski dış işleri bakanı Henry Kissinger 1970 yılında söylediği şu sözü hiç aklımdan çıkarmam: “Eğer petrolü kontrol ederseniz ülkeyi kontrol edersiniz, eğer gıdayı kontrol ederseniz nüfusu kontrol edersiniz”.

Dolayısıyla, tarımı programlamayan, planlamayan bir devlet olamaz. Planlama yapılmaz, tarım piyasa koşullarına terk edilirse et, saman, buğday, bakliyat eden ülke haline gelinir.

Bugün dünyada başta en zenginler olmak üzere tüm ülkeler, tarımı planlıyorlar ve destekliyorlar. Tersinden söylerlersek, destekleme olmadan planlama olamayacağını çok iyi biliyorlar.

Merkezi otorite önce neyin ekileceğine, yetiştirileceğine karar veriyor. Destekleme programını net ve şeffaf bir şekilde açıklıyor. Üretici ona göre karar veriyor. Devletin şartlarına uyduğu sürece destekleme ödemesi alıyor. Zarar etmiyor. Tarımsal üretim süreklilik kazanıyor. Çok gerekli olmadıkça gıda üretiminde kendi kendine yeterli olmaya, olabildiğince az ithalat yapmaya çaba gösteriliyor.

Aslında Türkiye de konunun farkında. Tarımla ilgili 2006 yılında bir Tarım Kanunu çıkardı. Kanunun 19. Maddesi ile; Doğrudan gelir desteği, Fark ödemesi, Telafi edici ödemeler, Hayvancılık destekleri, Tarım sigortası ödemeleri, Kırsal kalkınma destekleri, Çevre amaçlı tarım arazilerini koruma programı destekleri, Diğer destek ödemeleri, tarımsal destekleme araçları olarak belirlendi.

Daha önemlisi aynı kanunun 21. Maddesi ile tarımsal desteklemelerin finansmanı yasa hükmüne başlandı ve alt limit kondu. Şöyle ki; “MADDE 21 – Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz.”

Yani kanun koyucu hükümete emir verdi, her yıl bütçeye tarımsal destekleme için para koy. Bu para o yılki milli gelirin %1’inden az olmasın.

Ama durum öyle mi?

Önce bütçenin hangi kaleminin hesaba dâhil edilmesi gerektiğine açıklık getirmek lazım. Sizin için aşağıdaki tabloyu hazırladım. Tablonun dördüncü sütununda 2007-16 arasındaki dönemde milli gelirin yüzde biri görülüyor. Birinci sütunda bütçe giderlerinin fonksiyonel sınıflandırması (Fkod3) altında yer alan Ekonomik İşler ve Hizmetler / Tarım Ormancılık Balıkçılık Avcılık Hizmetleri kalemini gösteriyor. İkinci sütunda ise yine bütçe giderlerini bu defa ekonomik sınıflandırma (Ekod4) olarak sınıflandıran ve Hazine yardımları/Hanehalkına yapılan transferler/Tarımsal amaçlı transferler yer alıyor. Sonraki sütunlarda fark hesaplanıyor.

Sanırım idare hesaplamalarında ilk sütunu tercih ediyor. Ormancılık, balıkçılık, avcılık da tarımsal faaliyettir, o alanlara bütçeden yapılan harcamalar da desteklemeden satılır demeye getiriyor. Bana göre yasa hükmü öyle değil. Desteklemeden kastı 19. maddedeki tanımlarda yer alanlar. Yani ikinci sütunda belirtilen harcamalar.

Tabloda iki seçeneğe göre tarımsal destekleme için ödenmesi gereken miktarı ve farkları hesaplamaya çalıştım. Her iki seçenekte de devlet borçlu çıkıyor. İlk seçenekte, on bir yıl için 22 milyar lira, ikinci seçenekte ise 82,3 milyar lira borç çıkıyor.

İdaredeki uzmanların şöyle bir karşı argümanı olabilir. Onlar bir sonraki yılın bütçe ödeneklerini içinde bulundukları yılın ekim ayında tahmin ederek belirliyorlar. Oysa benim hesabım milli gelir rakamları kesinleştikten sonra yapıldı. Yani onların tahmin ile geçekleşme arasındaki farkı baştan bilmeleri mümkün değil.

Ancak amaç yeteri kadar ödeme yapmak ve çiftçiye yeterli destek vermekse, sonraki yıl bütçesinde, önceki yıl için hesaplanan fark ödenebilir.

Yeter ki istek olsun.

Tablo 1: Bütçeden tarımsal destekleme ödemeleri


Kaynak: Muhasebat Genel Müdürlüğü ve kendi hesaplarımız

4 yorum:

  1. Yazları bahçemin yanındaki ormansı araziye göçen davarcının(Keçi sürüsü sahibi)bana bir ara söyledikleri ibrettir;Çift kabin 2.el bir pikap almıştı ve ona işler iyi galiba para kazanabiliyorsun diye ziyaretimde söylediğimde,yok be abi;Keçiler için falanca destek çıktı parayı aldık işte buna yatırdık demişti.Şimdi o desteğin geri ödeme zamanı ve kara kara düşünüyor.AKP seçmeni değilim ama bu zihniyete Hükümetler (kim olursa olsun) ne yapabilir diye soracağım ama avrupadan biliyorumki desteklerinde doğru kullanılıp kullanılmadığıda kontrol ediliyor.

    YanıtlaSil
  2. biz hayvancılık yapıyoruz dana sattık kilosunu 28 liradan kar elde ettik ama diğer yatırımlara göre koyduğumuz paraya göre çok az devlet 30 liraya kıyma satacaz diyor biz üreticiyiz bizden 28 e alıyorlar çok az kar elde ettik bunun firesi var işlenmesi var kar payı var 30 liraya satabilmesi için bizden en fazla 20 liraya alması gerek buda ortalama hayvan başına 1500tl zarar bu şekilde ne dana bakarız ne satarız biz üretmezsek dolar kuruyla alınan et ucuz mu kalacak tüm türkiyenin ihtiyacını hangi ülke karşılayabilir bırak danayı inek bile kestirmeyiz bu fiyata danayı 20 tl ye alırlarsa inek 12 lira olur bırakın ucuz eti girdilerimiz çok fazla kimse bu şekilde ucuz et dememeli yoksa 100 liraya et yeriz hayvancılık yemdir yemi çözen ucuz eti yer ithal çözüm değil açlık getirir zaten yiyemediğimiz eti bidaha yiyemeyiz şuan arabaların çok pahalanması gibi hadi arabayı üretemiyoz ithal ediyoz ya et ette mi üretemiyoz biz üretiyoruz ama üretmemizi istemeyen insanlar var ne yapak üretmeyek mi bundan sonra kimse ekonomi iyi demesin giydiğimiz kıyafetler ayakkabılar bindiğimiz arabalar yediğimiz yiyecekler biz napıyoruz acaba bi anlayabilsem 3.89 u milletçe hakediyoruz şimdi ucuz etlerinizi yiyebilirsiniz bi kaç sene sonra avusturyadaki hayvan fiyatlarını arttırdığımız gibi bu et fiyatlarınıda arttırcez neyse sonumuz hayrola herşeye rağmen üretmekten korkmayın üretirsek var oluruz üretmezsek yok oluruz.

    YanıtlaSil
  3. Hayvancılık süttür.Üreticinin 1,045 tl/lt den sattığı sütün litresi market raflarında 4,100 tl ise aradaki fark piyasacı kafa ile başka ceplere aktarılıyorsa;1-kimse süt üretmez 2-İneğini kesime yollar 3-Yavru üretimi olmayacağı için de et kaynağı sığır yetiştiriciliği yapılamaz.Burada esas şudur; Üretici en azından sattığı süt bedeli ile yemini alabilse doğacak buzağı minimum karıdır.Yem fiyatlarının neredeyse tamamı ithal ise ve dövize bağlı ise kurdaki her artış minimum süt maliyeti+kar ın üzerine eklenmese üretici zarar eder ve hayvanı kesime yollar. Şurası kesindir ki bu şeklide(ithal,güya ucuz) hayvancılık ve et politikası devam ederse çok değil üç ay sonra et 50 liradır eğer onuda bulabilirsen. Ülkemizde yaklaşık Yılda 18 milyon litre süt üretilir , bunun yarısı entegre süt üreticileridir.Gerek aile işletmeciliği ve gerekse entegre üreticilere süt için verilecek destek kararlılıkla sürerse ancak 4-5 yıla sistem kendini düzeltir.Yoksa et pahalı ithal edelim, tarımda hele et işinde hiç sökmez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıllık süt üretimi 18 milyon ton olacak ,düzeltirim.

      Sil