6 Ağustos 2016

Helikopterden mermi değil para atılacakmış

Biz Ankaralılar helikopterden mermi, füze atıldığını 15 Temmuz gecesi gördük.
Oysa gelişmiş ekonomilerde, örneğin Japonya’da, iktisatçılar ve siyasetçiler helikopterden para atılmasını tartışıyorlar.
Sakın “Japonya’dan bize ne” demeyin. Eğer onu diğer büyük merkez bankaları da izlemeye kalkarsa dünyada yeni bir döviz bolluğu dönemi başlar. Sonunda biz de nasibimizi alırız. Ekonomi biraz olsun rahatlar.
“Helikopter para” özünde bir tür parasal genişleme. Çok bilinen niceliksel genişlemeden (quantitative easing - QE) en belirgin farkı şu: QE’de merkez bankaları hazine kağıtlarını satın alırlar. Ancak vadesi geldiğinde hazineden paralarını isterler. Yeni kağıt alarak kamuyu desteklemeye devam ederler.
Oysa helikopter parada durum farklıdır. Merkez bankası hazinenin çıkardığı sıfır faizli kâğıdı, geri ödenmemek üzere satın alır. Yani para otoritesi bütçe açığını doğrudan finanse  etmiş olur. Merkez bankasının para tabanı büyür. Bir daha küçülmesi diye bir şey söz konusu olmaz.
Parayı alan kamu, ya vergi düşürerek ya da insanların/şirketlerin cebine doğrudan para koyarak harcamaları büyütmeye yönelir. Fiskal genişlemeye gider. Harcanabilir gelirleri artan şirketler/aileler harcamaya, talep yaratmaya başlarlar. Ekonomi ivme kazanır. (Bu arada maliye politikalarının ekonomik büyümenin esası olduğunu hatırlamakta yarar var.)
Helikopter para tartışmasının arkasındaki en büyük neden, ekonomilerin bunca parasal genişlemeye karşın harekete geçememesidir. Bazı iktisatçılar bunun nedeninin, gelişmiş ülkelerdeki bankacılık sektörünün içinde bulunduğu sıkıntılı duruma bağlıyorlar. Piyasaya para veren merkez bankalarının, sorunlu bankacılık kesimi nedeniyle, hedeflerine ulaşamadığını düşünüyorlar.
Nedeni ne olursa olsun, helikopter paranın bizim gibi dış borcu yüksek, sermaye hareketlerinin bu kadar serbest olduğu ekonomilerde uygulanması neredeyse imkansız. Çünkü piyasaya çıkan paranın büyük kısmı harcama, üretim yerine dövize yönelince kurda yaşanacak sıçrama, tüm ekonomik dengeleri yerle yeksan edebilir.
Dahası, Japonya’da deflasyon, fiyatların düşüşüne karşı alınan önlemin etkisi bizde tam tersi olur. Zaten yüksek olan enflasyon, daha da artabilir. Zimbabve’de Venezüella’da yaşanan hiper enflasyona benzer gelişmelerin yaşanması durumunda, faizler de yukarı doğru hareket edecektir. Böylelikle yatırımların finansman maliyeti yükselecek ve büyümeyi tetiklemek amacıyla başlatılan hareket tam tersi bir etki yaratmış olacaktır.
Ancak helikopter paranın dünyada yaygın uygulama olanağı bulması halinde kur dalgalanmalarının başlaması da kaçınılmaz olacaktır. Bollaşan paralar değer kaybederken diğerleri değer kazanacaktır. Yerli parası değer kazananların dış ticaret dengeleri bozulmaya başlayınca onlar da yerel paranın değerini etkileyecek önlemler almak isteyeceklerdir. Sonuç yeni bir kur savaşı olacaktır.
Yani zaten henüz krizin etkilerini atlatamayan, yapılması gereken yapısal reformları yapmaktan sürekli kaçınan ekonomiler, yeni ama daha derin bir sorunla karşı karşıya kalabilirler.
Hatırlatmamda yarar var; “gökten para yağar bize de düşer” diyerek şemsiyelerimizi ters açıp beklemenin zamanı değil. Yaşananlardan ders çıkarıp acil harekete geçmenin tam zamanı. Yoksa şemsiye sorun olur.


1 yorum:

  1. Şemsiye kapalıyken içimizde sorun olmayabilir ama içimizde açılırsa söylediğiniz gibi büyük sorun olur...

    YanıtlaSil