Sayfalar

27 Ocak 2015

On bir yılda 584 milyar lira faiz ödemesi için yüklü iç borç alınmış

Siyasetçilerin çok sevdiği konuların başında gelen faiz ödemeleri konusuna, teknik açıdan bakmanın yararlı olacağı düşüncesiyle aşağıdaki tabloyu hazırladım.

Baştan belirteyim. Her zaman tekrar ederim. Maliye Bakanlığı’nın bütçe verileri ile Hazine’nin nakit rakamları farklıdır. Borçlanmaya esas olan nakit açıklarıdır.
Şimdi gelelim tabloya.

2003 yılından bu yana, Hazine 584 milyar lira nakit faiz ödemesi yapmış. Buna karşılık 249,3 milyar lira faiz dışı fazla vermiş. Yani toplam bütçe gelirleri, faiz hariç harcamalardan daha fazla olmuş. Bunlara 77 milyar lira özelleştirme gelirlerini de ekleyin. Kalan yaklaşık 258 milyar lira bütçe nakit açığına karşılık geliyor.

Önce bir konuya açıklık getirelim. Faiz ödemeleri olmasaymış bütçe açık vermeyecek, aksine 259 milyar lira fazla verecekmiş. Bunu bir kenara yazalım.

22 Ocak 2015

Dünya ekonomisi sürdürülemez bir dengede

Yaşadığımız dünya eşitsizlikler dünyası. İşin kötüsü bu eşitsizlikler her geçen gün daha da derinleşiyor. Sorun bir yandan ülkeler arasında diğer yandan zenginler ile fakirler arasındaki eşitsizliği artması.

Aslında insanlık son 60 yılda çok hızlı zenginleşti. II Dünya Savaşı sonrasındaki büyüme ivmesi, başta sanayileşmiş zenginler olmak üzere birçok ülkede refahı artırdı. Örneğin Çin, Kore, Tayvan gibi ülkeler, 1950 yılındakine oranla 25 kat daha zenginleştiler.

Buna karşılık, Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi birkaç ülke daha da fakirleşti. Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki denize kıyısı olmayan ülkeler artan zenginlikte yeterince pay alamadılar.

Öte yandan insanlar arasındaki gelir dağılımı eşitsizliği de inanılmaz boyutlara ulaştı. Gazetelerde okumuşsunuzdur, Oxfam’ın Davos Dünya Ekonomik Formunda kullanılmak üzere yaptığı araştırmaya göre, en zengin yüzde 1’lik kesim yakında nüfusun kalanından daha fazla servete sahip olacak. Diğer bir deyimle, insanların yüzde 1’inin serveti yüzde 99’unun servetinden daha çok olacak. Bahsi geçen araştırmaya göre, 2014 yılında küresel servetin yüzde 48’i en zenginlere aitmiş. Bu oran 2020 yılında yüzde 54’e yükselecekmiş.

En tepedeki 80 dolar milyarderinin servetlerinin toplamı 1,9 trilyon dolar. Bu kesim servetini yılda ortalama 600 milyar dolar kadar büyütüyor. Artış hızı son yıllarda eskisine oranla daha fazla.

Neden?

17 Ocak 2015

Türkiye yükselen piyasa ekonomilerinde risk ateşi en yüksek ülke

Dünya ekonomisinin krizden çıkmadığını İsviçre Merkez Bankası’nın son kararından sonra bir kez daha gördük. Ortalık öylesine karıştı ki, kendine piyasa uzmanı diyenler bile anlamakta zorlandı. Piyasaların nasıl bir suni denge üzerinde oturdukları her halde şimdi daha iyi anlaşılmıştır. Kural veya beklentiler dışı küçük bir hareket ortalığı darma dağın edebiliyor. Zararlar bir anda zirve yapabiliyor.

Nedeni aslında çok basit. Başta Avrupa olmak üzere, dünyada reel ekonomilerde dengeler yerine oturmadı. Sadece, merkez bankaları batık finansal sistemleri yüzdürülmeye çalışıyorlar. Bunların üstüne bir de Rusya, Ukrayna, Ortadoğu gibi bölgelerde politika riskler de yükseliyor.

Anlayacağınız, önümüzdeki dönemde kırılganlık ve oynaklıklar oldukça yüksek olacak.

Sıcaklık (risk) haritası

15 Ocak 2015

2014 Bütçesi daha az açık verebilirmiş

Sosyal olaylarda değerlendirme yapmak göreli bir kavramdır. Kimine göre güzel olan bir sonuç diğerine göre berbat olabilir. Örneğin bütçe açığını değerlendirirken; piyasa iktisatçısı, iş adamı veya vatandaş konuya faklı bakacaktır. Piyasacıların vizyonu, çoğunlukla bilançolarının vadesi kadar olduğu için hedeflenenden az gerçekleşen bütçe açığı olumlu bir gelişmedir.
Ben konuyu elimden geldiğince farklı ele alacağım.

Önce aşağıdaki tabloda yer alan özet bütçe gelirleri ve performans göstergelerine bakmanızda yarar var.

Gelir performansı

13 Ocak 2015

2014 Hazine nakit dengesi

Hazine nakit dengesi merkezi bütçenin öncü göstergesidir. Daha önemlisi, adı üstünde, nakit hareketlerini gösterir ve borçlanmaya esas alınan verilerdir. Bildiğiniz gibi, Hazine bütçe açığını değil nakit açığını finanse etmek için borçlanır.

Bütçe açığı ile nakit açığı farklıdır

Konuya çok aşina olmayanlar için, bütçe açığı ile nakit açığı arasında bir fark olduğunu belirtmemde de yarar var. Bütçe bir muhasebe kaydı olduğu için bazen nakit hareketi olmayan işlemleri de içerir. Örneğin verilen avanslar ile yılı içinde harcanmayan ve daha sonra harcanmak üzere emanete alınan harcama ödenekleri gibi.

11 Ocak 2015

Avrupa’da sosyal devlet çatırdadıkça düşmanlıklar artacak

Önce Almanya’da İslam karşıtlığının yaygınlaşması, ardından Fransa’daki katliamlar.

Olayları çok iyi anlamak zorundayız. Zorundayız ama öyle söylemekle olacak kadar da kolay bir iş olmadığı da kesin. Ayrıca konu, sadece ekonomistlerin veya sosyologların çözebileceği kadar basit değil. Uzun ve kapsamlı çalışmaları gerektiriyor. Teologlar, antropologlar ve psikiyatristler de konuya dahil olmalılar.

Ekonomik çöküntünün etkisi

10 Ocak 2015

Kamu ihalelerinde yerli malı nasıl desteklenmeli?

Yerli üretimi destekleme ve yerli malı kullanımını çoğaltmak, yüz yıllardır süren bir çabadır. Sanayileşmenin ilk yıllarından bu yana süren yöntem araştırmaları, 1990’lı yıllardan bu yana küreselleşmeye yenildi denebilir.  Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa Birliği kuralları ülkeleri içinden çıkılması zor cenderelere soktu.

Ancak bu saptama, başta sanayileşmiş ülkeler olmak üzere, üretici ülkelerin bu işten vaz geçtikleri anlamına gelmiyor. Uluslararası dev şirketler dışarıda ucuza ürettikleri malları kendi ülkelerine ithal ederken ürünün aslında yerli olduğu konusunda karar alıcıları ikna edebiliyorlar.

Bu konuda en bilinen örnek Apple ürünleridir. Çin’de üretimin maliyeti 150-200 dolar arasında olan bir telefonun, ABD’deki fiyatı 700-800 dolar Türkiye’deki satış fiyatı ise 1200 dolar civarındadır. Buradaki iki ülke arasındaki en önemli fark, tüm karın Amerika’ya getirilmesidir.

Bizdeki örnek

6 Ocak 2015

Belediyelerin ve KİT’lerin banka borçlarında artış var

Benim kamu dengeleri tecrübem basittir. Hiç bir zaman ortada görünen bütçe açığına bakmam. Bütçe dışında gelişen bir dünya vardır. Oralarla ilgilenme gayret gösteririm. Bu bağlamda bir süredir bütçe dışında yaşanan gelişmelere dikkatinizi çekmeye çalışıyorum.

Ekonomistlere göre kriz borçlanırken değil, borçlar geri ödenirken çıkar. Bu nedenle şirketlerin, ülkelerin ne kadar borçlandıklarından çok aldıkları borcu geri ödeme kabiliyetleri var mı yok mu ona bakılır. Borç deyince sadece Hazine’nin kiler değil, KİT’ler, belediyeler, Sosyal Güvenlik Kurumu, fonlar, döner sermayelerin borçları dahil hepsinden bahsediyorum.

Hatırlayın, 2001 Krizinde sorun bütçe açığının büyüklüğü değildi. Kamunun borçlanma gereğinde görülen artıştı. KİT’ler, mahalli idareler, bütçe dışı fonlar, kamu bankalarındaki görev zararları, kriz patlayınca hepsi bir araya geldi ve masaya kondu. Ödemek çok zor ve maliyetli oldu.

Bu bağlamda, bütçe dışında kaydedilen hazine garantileri, borç üstlenimleri, yeni borçlanma araçlarını yakından izlemek gerekiyor. Son yıllarda hızla büyümeye başladılar.

Şimdi KİT’lerin ve belediyelerin çoğalan banka borçlarına bakalım.

2 Ocak 2015

Kadınlar çalışmasın ve cari açık düşmesin

Artık adetten oldu. Ekonomi ne zaman biraz dalgalansa hemen bir yetkili çıkıyor çözümün tasarrufları artırmaktan geçtiğine vurgu yapıyor. Basın toplantılarında, Meclis’te yapılan konuşmalarda tasarrufların milli gelire oranının nasıl çoğaltılacağı açıklanıyor. Orta Vadeli Programlarda olsun yıllık bütçe konuşmalarında olsun önemle üzerinde durulan ilk konu bu.

Ancak bunlar bana pek inandırıcı gelmiyor.

Nedenlerinden birisi yetkililerin kadının iş ve çalışma hayatına bakışları. Geçen günkü gazetelerde vardı. Yeni yılda doğan bebekleri kutlarken, “Bakan Müezzinoğlu, bu sırada annelere de tavsiye ‘de bulunmaktan geri durmayarak, “Anneler dünyada, bir başkasının sahip olamayacağı annelik kariyerine sahip oluyorlar. Anneler, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamaları gerekir” diye konuşmuş.