Sayfalar

31 Ekim 2014

Servet dağılımı adaletsizliğinde dünya ikincisiyiz

Bizim gibi az gelişmiş ülkelerde nicel değerlendirmeler her zaman nitel değerlendirmelerin önüne geçer. Daha çok dikkat çeker. Çünkü kolay anlaşılır.
Ne demek istediğimi biraz açayım.

Şimdi size “Bu ülkede servet dağılımı çok bozuldu” desem, “Servet mi var ki dağılımı bozuk olsun?” diye cevap vereceksiniz. Evet, Soma, Ermenek, İstanbul’daki asansör cinayeti haberlerine bakınca bu topraklarda zengin olduğu kimsenin aklına gelmiyor.

Ama var. Sadece kişisel servetlerin büyüklüğü dünyadaki diğer örneklerle karşılaştırılınca çok fazla değil. Gelişmiş ülkelerde 50 milyar dolar serveti olanlara karşılık bizde 4-5 milyar dolar servet sahipleri en önde sıralanıyorlar. Dolayısıyla üzerinde durulması gereken şey kimin ne kadar serveti olduğunu sorgulamak olmamalı.

Önemli olan servetin dağılımı

Sanayinin finansmanı: İlişkiyle değil, bilgi ve teknolojiyle donanmış üretken projelerin seçilerek finanse edildiği bir finansman modeli önerisi

Bu yazı, 23-24 Ekim tarihlerinde toplanan,  21. Yüzyıl İçin Planlama Kurultayında yaptığım sunumun özetidir. Öncekilerden uzun bir yazı olduğu için sonuna kadar okuma sabrınıza baştan teşekkür etmem gerekir.

Çalışmada önce üretimin önemine değinilecektir. Ardından kredilendirme için gerekli altyapı eksikliklerinden bahsedilecektir. Sonra proje değerlendirme ve Türkiye Kalkınma Bankası’nın (TKB) yeniden yapılanması ve denetimi için basit bir model önerilecektir.

Önerilecek model düzenlenmiş ve denetimi yapılan kapitalist bir ekonominin varlığını varsayacaktır. Devlet piyasaya yön vermekte ama asla kriz olmadıkça müdahale etmemektedir. Aksi halde ayakları havada kalacağı kesin olan modelin, başka ekonomik sistemlerde değişik versiyonlarının önerilebileceğini baştan belirtmekte yarar olacaktır.

Yanı sıra bu çalışmanın yazıldığı sırada TBMM’ye sunulan torba yasada yer alan TKB’ye yönelik değişiklikler konusu detayıyla ele alınmamıştır.

A-   Önce üretim

30 Ekim 2014

Amerikan emeklilerini daha mutlu edebilmek için

Son IMF - Dünya Ekonomik Görünümü ‘nün (World Economic Outlook – October 2014) bir bölümü altyapı yatırımlarına ve finansman ihtiyacına ayrılması dikkatimi çekti. Sadece IMF değil, G20 gibi uluslararası kuruluşlarda bu konuda yoğun çalışmalar yapılıyor.

Özetle söyledikleri şu: Dünya ekonomisi yeteri kadar büyümüyor. ABD dışındaki gelişmiş ülkelerde ve gelişme yolundaki ekonomilerin çoğunluğunda talep canlanmıyor. Başta hanehalkları olmak üzere şirketler ve kamu ağır borç yükü altında. Borç ödedikleri için tüketime veya yatırıma harcayacak paraları azaldı.

Doğal olarak, ekonomi büyümedikçe işsizlik artıyor. Avrupa ülkelerinin çoğu ve Türkiye gibi birçok ülkede geniş tanımlı işsizlik (çalışmak isteyen ama iş bulmaktan ümidi kesenler dâhil) yüzde 20’ler civarında. İşsizlik, insanlık için büyük dert. Dolayısıyla ekonomilerin bir an önce canlanması lazım.

Ama nasıl?

18 Ekim 2014

Zor ve iddialı bir bütçe

Anayasa gereği bütçe dün TBMM’ye sunuldu. Önce Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülecek ardından Genel Kurulda ele alınacak. Bir kaç küçük değişiklik sonrasında Aralık sonunda kabul edilmiş olacak.

Sizin için son beş yılın bütçe verilerini Kalkınma Bakanlığı kaynaklarından derledim. Doğal olarak aşağıdaki Tabloda, bu yıl için gerçekleşme tahmini, gelecek yıl için de program rakamları yer alıyor.

Değerlendirmelerime harcamalardan başlayayım.

9 Ekim 2014

OVP hedeflerinin tutması dışta FED’e ve AB büyümesine içte siyasi ortama bağlı

Yeni üç yıllık Orta Vadeli Program (OVP) önceki parametrelerin tümünü değiştirdi. Değişiklikler sadece makro verilerde değil. Büyüme stratejisi de değiştiriliyor. Ekonomi treni hat değiştiriyor.

Konuyu detaylandırmadan önce biraz tarih bilgisi vereyim. 2002 yılına döneceğim. Yeni iktidar olan AKP’nin Kasım 2002 de seçimlerden hemen sonra açıklanan ve oldukça olumlu yankı uyandıran Acil Eylem Planı’ndan birkaç alıntı yapıp, takdiri sizlere bırakacağım.

5 Ekim 2014

Gelişme yolundaki piyasalarda fon sıkıntısı artacak

IIF (Uluslararası Finans Enstitüsü) Washington merkezli bir kuruluş. Enstitü, dünya çapında iş yapan bankaların fonladığı, daha çok IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlardan ayrılan uzmanların çalıştığı bir yapı. Çalışmaları, bizim de içinde bulunduğumuz yükselen piyasa ekonomilerinde (YPE - emerging markets) yoğunlaşıyor. Nedeni basit. Uluslararası dev bankalar en güzel getiriyi YPE’lerde kazanıyorlar.

Yeni kaynak girişi durmak üzere

Enstitü her yıl YPE’lere gelen fonlar hakkındaki verileri toplar ve yayımlar. Aşağıdaki grafikte, 2 Ekim’de yayımlanan rapordan alınan ve 1997-2015 arasında gelişme yolundaki ülke ekonomilerine akan fonların dağılımı ve toplamı görülüyor. (Doğal olarak 2014 ve 2015 verileri tahmin.

2 Ekim 2014

Atılan her füze artan cari açık demektir

Kaç zamandır yazmayı düşündüğüm bir konu.

Silah sanayi, ordusunun mühimmatı çoğunlukla dışarıya bağlı bir ülkenin uluslararası veya bölgesel güç olabilmesi, söylenildiği kadar kolay değildir. Çünkü basıl her tetik çoğu zaman cari açığa negatif etki yaratır.

Düşünsenize, bir F16 pilotu için asıl olan verilen hedefi vurmak, verilen görevi yerine getirmek olmak durumundadır. Onun için kaç füze atılmış, kaç mermi boşa gitmiş, maliyeti ne kadarmış gibi hesaplar akla ziyan konulardır. Böyle olmak zorundadır. Çünkü savaş maliyet hesabı yapılarak kazanılmaz. Başladın mı canını verene kadar mücadele edeceksin. Hele ülkeni savunmak için verdiğin haklı bir mücadelenin içerisindeysen asıl olan kazanmaktır. Her şeyinle kazanmak için savaşacaksın.

Ama savaş doğrudan senin savaşın değilse, çok haklı bir savaş değilse ne olacak? Sadece bölgede güç olacağız, sözümüz daha fazla geçecek gibi nedenlerle girilen sıcak mücadelenin siyasi etkilerini bir yana koyabilirsek, ekonomik sorunları çok önemli sonuçlar yaratır.

Operasyonun ABD’ye etkisi